Bakliyatın ana vatanının Anadolu toprakları olduğu algısını güçlendirirken gen kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Başkan Arslan, "İtalya, makarnada nasıl marka algısı yaratmışsa, mercimeğin, nohutun ve bezelyenin ana vatanı olan Türkiye'nin de orijinal olduğu marka algısını güçlendirmemiz lazım. Bunun yolu da bakliyat ürünlerimizin kalitesini, lezzetini, güvenilirliğini ve mutfağımızı tanıtmaktan geçiyor." dedi.

'GEN MİRASIMIZI KORUYUP GELİŞTİREREK ÜRÜNLERİMİZİN MARKA DEĞERİNİ ARTIRABİLİRİZ'

AHBİB olarak farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar kapsamında bakliyatın Anadolu'daki 10 bin yıllık tarihini yansıtan 'Bakliyat Atlası' belgesel filmini Türkçe'nin yanı sıra İngilizce (dublaj + alt yazı), Arapça, İspanyolca ve Fransızca alt yazılı versiyonlarıyla dünya kültür hazinesine kazandırdıklarını anımsatan Başkan Arslan, şunları söyledi: "Anadolu'da medeniyetlere beşiklik eden bazı arkeolojik yerleşmelerden elde edilen arkeobotanik verilerden yola çıkarak bilimsel temelde bakliyatın Türkiye'den tüm dünyaya yayıldığı gerçeğini çok iyi anlatmamız ve hafızalara kazımamız gerekiyor. Çünkü Kanada'ya, Rusya'ya, Ukrayna'ya, Kazakistan'a göre üretim alanlarımız çok sınırlı. Bakliyat dendiğinde insanların aklına ilk olarak Türkiye gelmeli! Türkiye'nin dünya bakliyat piyasasında en önemli kozunun, zengin gen kaynakları ve orijinal ürünler olduğu bilinciyle hareket etmeliyiz. Bakliyattaki gen mirasımızı koruyup geliştirerek Türkiye'nin bakliyatta otorite olduğu algısını güçlendirebiliriz. Bu sayede ihracat pazarlarında ürünlerimizin marka değerini artırabiliriz."

Editör: Haber Merkezi