İSTANBUL (AA) - Ernst & Young (EY), küresel olarak şirketlerin iklim değişikliğine yönelik gerçekleştirdiği çalışmaları ortaya koyan Küresel İklim Riski Barometresi'nin 2024 versiyonunu paylaştı.

Promogift İstanbul'un ziyaretçi sayısıyla dikkat çekti Promogift İstanbul'un ziyaretçi sayısıyla dikkat çekti

Şirketten yapılan açıklamaya göre, bu yıl altıncısı yayımlanan raporda yer alan bilgiler, iklimle ilgili finansal verilerin raporlanmasını teşvik etmek için kurulan "İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (Task Force on Climate-related Financial Disclosures, TCFD)" tarafından belirlenen 11 temel tavsiye ekseninde inceleniyor. Barometre, şirketleri kapsam ve kalite bağlamında değerlendiriyor.

Rapor, dünya genelindeki şirketlerin iklim değişikliği riskleriyle mücadele etmek için eylem planlarını ve finansal taahhütlerini uygulamaya koymadaki yavaşlığının, hayati önem taşıyan küresel çevre hedeflerindeki ilerlemeyi yavaşlattığını ortaya koyuyor.

Barometre, şirketlerin iklim değişikliği ile ilgili beyanlarını hem sayısal hem de kapsam açısından değerlendiriyor. Sonuç olarak, "İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (Task Force on Climate-related Financial Disclosures, TCFD)" tarafından belirlenen 11 temel tavsiye ekseninde, eylemler yavaş olsa da geçmiş yıla kıyasla kayda değer bir iyileşme yaşandığı görülüyor. Geçen yıl yüzde 50 olan ortalama kalite puanının bu yıl yüzde 54'e yükseldiği görülürken, bu oran hala birçok şirketin detaylı bilgi paylaşmaktan kaçındığını da gösteriyor.

EY barometresi, şirketlerin emisyonları ve sıcaklık artışlarını sınırlama ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama yeteneklerini güçlendirme hedefleri de dahil olmak üzere 2015 Paris Anlaşması'nın önemli hedeflerini tamamlamaya hazır olmadıklarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Şirketlerin yüzde 41'i iklim değişikliğinin risklerini azaltmalarına yardımcı olacak bir geçiş planına sahip olduklarını bildirirken, yüzde 21'i gelecekte bir plan geliştirmeyi düşündüklerini, yüzde 38'i ise yakın zamanda böyle bir niyetlerinin olmadığını belirtiyor.

Dünyanın en büyük emisyon salımına sahip ülkeleri arasında ise geçiş planlarının benimsenme oranı daha da düşük olarak görülüyor. Buna karşılık, İngiltere ve Avrupa ülkelerinde bu planların benimsenme oranı sırasıyla yüzde 66 ve yüzde 59 iken bu da büyük ölçüde doğru uygulanan yasal mevzuatın sonucu olarak değerlendiriliyor.

Barometre, net sıfır hedeflerine doğru ilerlemeyi engelleyebilecek kısa vadeli bakış açısına yönelik yaygın bir eğilimi de ortaya koyuyor.

Şirketlerin yüzde 83'ü, sera gazı emisyonlarında 2030'a kadar uzanan bir azalma için kısa vadeli hedefler belirlerken, yüzde 51'i daha uzun vadeli hedefler belirliyor. Hem kısa hem de uzun vadeli hedef belirleyen şirketlerin ise sadece yüzde 24'ünün hedefleri, işletmelerin emisyonlarını azaltmalarına yardımcı olacak standartları geliştirmekle görevli kuruluş olan Bilim Temelli Hedefler (Science Based Targets) girişimi tarafından onaylandı.

Rapor, ihtiyaç duyulan değişimi sağlamak için şirketlerin atabileceği altı adımı, bilimsel hedeflere dayalı, ayrıntılı senaryolar içeren ve finansal yatırımlarla desteklenen sağlam bir eylem planı geliştirme, iklim değişikliğiyle ilgili risk ve fırsatları belirlemek için sayısal analizlerden yararlanma, iklim riskleri mali tablolara yansıtılmalı ve mali fırsatları araştırma, riskler ve fırsatlar konusunda harekete geçmek için verilerden faydalanma, sürdürülebilirlik ekiplerine yeterli kaynak sağlama, yönetim kurulları geçiş stratejisi üzerinde etkili yönetişim sağlayacak yeteneklerle donatma ve kamu sektörü de dahil olmak üzere sektörler arası iş birliğini artırma şeklinde sıralıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen EY Türkiye İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Ece Sevin, bu yıl altıncısı yayımlanan EY Küresel İklim Risk Barometresi'nin, iklim değişikliğiyle mücadele konusunu gündeme alan şirketlerin, zorlayıcı hedeflere dayalı geçiş planlarını uygulamaya koymak için son sürat hareket etmeleri gerektiğini ortaya koyduğunu belirtti.

Sevin, "Barometre sonuçları, şirketlerin iklim değişikliği ile ilgili beyanlarını açık bir şekilde tüm paydaşlarına bildirmesi gerektiğini gösteriyor. Tüm aksiyon planları eksiksiz, zamanında ve uzun vadeli olarak eyleme geçirildiğinde ancak bu şekilde 2050 net sıfır hedeflerine ulaşabilirler." ifadelerini kullandı.

Kaynak: aa